28 Mart 2013 Perşembe

'Go Fuck Yourself' Mode ON




İnsanlarla, mekanlarla ilişki sürecim 3 dönemden oluşuyor. İlk dönem tanıma aşaması. Alıştığım düzenden uzaklaştığım için tedirgin olma durumu, güvensizlik hissi.. Eskiyi özleme, geriye dönme isteği olur hep. Acemilik rahatsız eder beni, bilgisizlik yorar. Melankolik takılır, içime kapanırım. Herkesle iletişimim asgari düzeyde olur. Kendimi saklarım, seyrederim sadece. Sessizliğimi görenler beni çekingen zanneder, ne çok yanıldıklarını anlamaları uzun sürmez ama..

İkinci dönem her şeyi çözmeye başladığım, insanları kısmen tanıdığım ve nispeten daha rahat olduğum bir süreç, kısa bir süreç. Kritik şeyler keşfeder, hakimiyet kurarım, daha az yorulurum. Kimse gözüme batmaz aksine meraklı gözlerle takip ederim olan biteni, nispeten keyifli görünürüm. 'Nispeten' in altını çizsem mi bilemedim..

Kaçınılmaz olan üçüncü dönem başladığında önce kendini hissettirmez ya da ben görmezden gelirim. İnsanların kredilerini sonuna kadar tükettiği ve sempatiklik şöyle dursun şeytan gibi göründükleri, tahammülümün sınırları zorladığı, sabrımın beni yerden yere hırpaladığı kaçınılmaz dönem.. Çelişkilerle, hatalarla dolu yaşantılarını bile yetersizliklerine yorduğum, sineye çektiğim ama içten pazarlıklı, çıkarcı, utanmaz ruhlarından tiksindiğim insanlarla aynı havayı solumanın verdiği kirlenme hissi dünyanın hiçbir güzelliğiyle temizlenemez. Nefretim yüzümden okunmasın diye fazladan çaba harcarım. Bu arada kendimi ifade etme şeklim keskinleşir, cüretkar olmaya başlarım. Yaşanmışlıklar hüzünlendirir beni, bir yandan da orayı terk etme isteğim tavan yapar. Yeni bir yerde yeni insanlarla yeniden başlama gücüm hiçbir zaman yoktur. Olsa da aynı süreci tekrar tekrar yaşayacağımı bilecek kadar akıllıyımdır ya da kötümserim ama düşük bir ihtimal. Bu gelgitlerin içinde anlamsız bulduğum halde sorumluluk addedip layığıyla yerine getirmeye çalıştığım her şey ise ayrı bir yüktür ancak oyalanmamı sağlar. Belki de bu yüzden sürekli başka bir taşın altına koyuyorum elimi..

Nitekim 5°C havada kaloriferi kapatıp cam açık oturuyorsam boşuna değil, çok sağlıklı bir insan değilim. Burası da bir moda blogu değil. Hala öyle düşünenlere sağdaki ince uzun şeridi incelemelerini öneririm. Ordaki kadınların bir ortak noktası var. Israrla 'moda blogu' olarak kategorize edenlere selam olsun.. 

Bu yazı çalkantılı, küstah ruh halimin hepinize armağanıdır. İsteyen istediği yeriyle anlayabilir.

I wish i could be a child
Write me another dance another chance another romance
It could be the end

2 yorum:

  1. valla canım az yazıyorsun ama ben ne zaman yazılarına denk gelsem sadece fotolardan oluşssa bile bazen keyifle bakıyorum. kesinlikle moda blogu demedim senin için. facebooktan da takip ettiğim için belki hani güzel giyinmiş bir kadın resmi var ama dediğin gibi o kadının hikayesi yüzünden anlaşılıyor. boşver sen kimseyi onların ne düşündüklerini sallama. kendin ol... kendini sev... bak ben boşandım aldatıldım bu yaşımda ama yine de herkese inat çok mutluyum. gülümsemen herkese en büyük cevaptır o yüzden gülümse :)

    YanıtlaSil
  2. @Hamide, sürekli takip edenleri biliyorum Hamidecim, beni anladığınızın da farkındayım. Zaten blogu açmamın bir nedeni de ortak nokta taşıdığım insanlarla bir şeyler paylaşmaktı, yanılmadığıma sevindim. Senin durumundan haberim yoktu, çok ama çok üzüldüm hiç aklıma gelmezdi, seni hep güler yüzünle hatırlıyorum çünkü. Haklısın yaşam bir mücadele ve pes etmek sana bir şey kazandırmıyor. Destek verdiğin için çok teşekkür ederim. Umarım senin için de her şey yoluna girer. Uzun zamandır blog takip etmediğimi fark etmiş oldum. Artık daha hassas davranıcam.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...