Bu yazı yazılırken olaylar hâlâ devam etmekte. Az önce Teşvikiye Caddesi'nden yüzlerce üniversite öğrencisi yürüdü, millet kaldırımlardan, dükkanlarından çıkıp pencerelerinden sarkıp alkışlıyor! Dayanamadım pazar yazımın bir kısmını şimdiden paylaşıyorum....
Gezi Parkı'nın tercümesi: “Eeeah yetti beaaa!”
Şehrin ender yeşilliklerinden birinin duman edilip, Topçu Kışlası çakması bir rezidans-alışveriş merkezi yapılmasına direndi şuurlu İstanbullu. Gitti, sakince, kibarca, silahsızca nöbet tuttu.
E niye saldırdınız onlara kardeşim?
Parkı korumaya yönelik bir eylemdi. Ama son dönemin duygusal birikimi ve polisin saldırgan tavrıyla büyüdü, yayıldı, bir kırılma noktası olmaya gidiyor.
Mizahçının antenleri açıktır. Şimdi yazacaklarımı, AK Parti'nin akıllı başlı insanları okusun:
Bakın kardeşim, millet çok sıkıldı! Otoriter tavır artık kristalize oldu, kafamızın üstünde sallanıp duruyor! Halka vergisiyle verilen hizmetleri, devlet tiyatrosuydu, şehir tiyatrosuydu, parktı, bahçeydi, kafanıza göre halktan geri alıp duruyorsunuz!
Saygı göstermiyorsunuz, dinlemiyorsunuz kardeşim! Tek manevi değerimiz İslam değil, anlamak istemiyorsunuz! İslam'ın yanında, cumhuriyet de, mili bayramlar da, Atatürk de, yaşam tarzlarımız da, sadece anayasal bir ilke gibi görünen laiklik bile milletin manevi değeridir! Çünkü özgürlüğü, ümmet değil millet olmayı, birey olmayı, hakkı hukuku, adaleti, hayatını istediği tarzda yaşamayı, kadın haklarını, eşitliği, pozitif bilimi, aydınlığı sembolize eden kelimelere dönüşmüşlerdir! “Laiklik”, trafikte biriyle kavga etsem, o beş vakit namaz kılıyor ben kılmıyorum diye hakimin onu haklı bulmamasının garantisidir mesela! Hayata dair, gelecek umutlarına dair, “kalbi duygular”dır artık bu kavramlar!
Bunu fena halde gözden kaçırıyorsunuz!
Alkol malkol derken özgürlüklere çatır çatır müdahale ediyorsunuz, “Ama..” diyene basıyorsunuz gazı! Ve “Biz yaparız, kimseyi de takmayız” diyorsunuz!
“Sizin alınız al, inandım, sizin morunuz mor, inandım, ama benim dengemi bozmayınız” yav!
“Gezi” eyleminin temel meselesi ağaçlardır. Ama eylemin büyüyüp yayılmasındaki sivil ve duygusal altyapının tercümesi şudur: “Eeeah yetti beaaa!”
Şehrin ender yeşilliklerinden birinin duman edilip, Topçu Kışlası çakması bir rezidans-alışveriş merkezi yapılmasına direndi şuurlu İstanbullu. Gitti, sakince, kibarca, silahsızca nöbet tuttu.
E niye saldırdınız onlara kardeşim?
Parkı korumaya yönelik bir eylemdi. Ama son dönemin duygusal birikimi ve polisin saldırgan tavrıyla büyüdü, yayıldı, bir kırılma noktası olmaya gidiyor.
Mizahçının antenleri açıktır. Şimdi yazacaklarımı, AK Parti'nin akıllı başlı insanları okusun:
Bakın kardeşim, millet çok sıkıldı! Otoriter tavır artık kristalize oldu, kafamızın üstünde sallanıp duruyor! Halka vergisiyle verilen hizmetleri, devlet tiyatrosuydu, şehir tiyatrosuydu, parktı, bahçeydi, kafanıza göre halktan geri alıp duruyorsunuz!
Saygı göstermiyorsunuz, dinlemiyorsunuz kardeşim! Tek manevi değerimiz İslam değil, anlamak istemiyorsunuz! İslam'ın yanında, cumhuriyet de, mili bayramlar da, Atatürk de, yaşam tarzlarımız da, sadece anayasal bir ilke gibi görünen laiklik bile milletin manevi değeridir! Çünkü özgürlüğü, ümmet değil millet olmayı, birey olmayı, hakkı hukuku, adaleti, hayatını istediği tarzda yaşamayı, kadın haklarını, eşitliği, pozitif bilimi, aydınlığı sembolize eden kelimelere dönüşmüşlerdir! “Laiklik”, trafikte biriyle kavga etsem, o beş vakit namaz kılıyor ben kılmıyorum diye hakimin onu haklı bulmamasının garantisidir mesela! Hayata dair, gelecek umutlarına dair, “kalbi duygular”dır artık bu kavramlar!
Bunu fena halde gözden kaçırıyorsunuz!
Alkol malkol derken özgürlüklere çatır çatır müdahale ediyorsunuz, “Ama..” diyene basıyorsunuz gazı! Ve “Biz yaparız, kimseyi de takmayız” diyorsunuz!
“Sizin alınız al, inandım, sizin morunuz mor, inandım, ama benim dengemi bozmayınız” yav!
“Gezi” eyleminin temel meselesi ağaçlardır. Ama eylemin büyüyüp yayılmasındaki sivil ve duygusal altyapının tercümesi şudur: “Eeeah yetti beaaa!”
0 Yorum:
Yorum Gönder